Fiyat Sor | 0 212 314 66 00

SAĞLIK REHBERİ

MEMORIAL WELLNESS İLE SAĞLIKLI VE UZUN BİR YAŞAM

Polikistikover Sendromu Her 10 Kadından Birinde Görülüyor

Doğurganlık çağındaki kadınlarda en sık görülen endokrin bozukluklardan biri olan “polikistik over sendromu”; adet düzensizliği, tüylenme, sivilcelenme, saçlarda seyrelme ve kilo verememe gibi birçok belirti ile kendini gösterir. Düzensiz hormon üretimine bağlı olarak ortaya çıkan bu hastalık, her 10 kadından birinde görülebilmektedir. Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Memorial Wellness Sağlıklı Yaşam Danışmanı Doç. Dr. Gökhan Özışık, polikistik over sendromu olan kadınlara sağlıklı bir yaşam için önerilerde bulundu.

Regl düzeni 21 günden az, 36 günden fazla ise

35-40 yaşın altındaki kadınların korkulu rüyası olan polikistik over sendromu, öncesinde herhangi bir adet problemi yokken bir takvim yılında 9’dan az adet olma anlamına gelen “oligomenore”den tamamen farklıdır. Çoğu sağlıklı kadında iki adet dönemi arasında geçen gün sayısı hafif farklılık gösterebilir; ancak 21 günden az veya 36 günden fazla ise “düzensiz adet görme” olarak kabul edilir. Ergenliğe girişle birlikte ilk 3 yıl adet düzensizliği normal kabul edilebilir; ancak tüylenme ve aşırı kilo alma da varsa bu süreyi beklemeden mutlaka bir hekime danışılmalıdır. 

Hormonal denge bozulursa…

Polikistik yumurtalık sendromu üreme çağında yani 15-45 yaş arasındaki bayanların %5-10’unda görülen ve genetik kökenli olduğu düşünülen bir hastalıktır. Her hastada farklı belirtiler gösterebilir. Özellikle hafif formları kolayca gözden kaçabilir. Her ne kadar tanımında “yumurtalıklarda birçok kist” vurgusu olsa da, hastaların %30’unun ultrasonunda hiç kist görülmeyebilir. Bu polikistlerin kaynağı ise beyinden yumurtalıkların çalışmasını kontrol eden merkez ile yumurtalık hücreleri arasında hormonlar aracılığı ile kurulan iletişimin bozulması ve bu sinyal karmaşasının “folikül” adı verilen ve yumurta adayını içeren özel yapıların her ay beklenenden daha fazla sayıda ortaya çıkmasıdır. Yumurtalıklar üzerindeki hormonal kontrolün kaybolması ise aşırı erkeklik hormonu ve insülin üretimine yol açar. Bunlar da ciltte yağlanma, sivilce, tüylenme, insülin direnci, kilo alma (bazen de kilo problemi olmadan şeker düşmesi atakları), karaciğerde yağlanma ve kolesterol yüksekliğine neden olur.

En sık rastlanan şikayet neler?

Belirtilerin sayı ve şiddeti, her hastada farklı olabilmektedir. Kimi hasta sadece geçmeyen sivilceler, ense, koltukaltı, kasık cildinde koyulaşma (hafif kadifemsi bir görünüm) gibi şikayetler ile dermatoloğa gitmektedir. Hastalardan bazıları kilo verememe ve tüylenme şikayetleri ile endokrinoloğa, bazıları da hiç adet göremediği ya da adetleri düzensiz olduğu için jinekoloğa başvurabilmektedir. 

Gebe kalmayı zorlaştırabilir

Adet düzensizliği yumurtlamanın hiç olmaması veya zamanlamasının bozulmasından kaynaklanır; dolayısıyla gebe kalmayı güçleştirebilmektedir. Polikistik yumurtalık hastalığı, kalıcı bir kısırlık nedeni değildir; ancak gebe kalmakta zorlanmanın en sık nedenidir. Gebe kalmakta hiç sıkıntı çekmeyen hastalar olabileceği gibi, hamileliğin bu hastalığın düzelmesine katkısı olacağı düşünüldüğünden gebelik planının geciktirilmemesi hekimlerce önerilmektedir.

İlaç, egzersiz ve doğru beslenme ile tedavi

Detaylı sorgulama ve hormon ölçümleri ile tanının bir an önce konulması, ileriki yıllarda doğabilecek metabolik bozuklukları önlemeye yardımcıdır. Tedavinin başarısındaki en önemli iki faktör, hasta ve yakınlarını doğru bilgilerle yönlendirerek doğru ilaçların kullanımının sağlanmasıdır. Doğum kontrol hapları 35 yaşın altındaki, sigara içmeyen ve henüz gebelik beklentisi olmayan hastalar için en uygun seçenektir. Bu ilaçlar aşırı uyarılan yumurtalıklara bir müddet dinlenme fırsatı vereceğinden çoğu hastada yüz güldürücü sonuçlar elde edilmesini sağlamaktadır. Tıbbi duruma göre uygun bir diyet ve egzersiz programı da kişiye önerilir.  Bununla birlikte insülin direncini kıran ve erkeklik hormonunun etkisini bloke eden ilaçlar da verilebilmektedir. Omega-3 yağ asitlerinden zengin beslenmek (balık, tereyağı, yumurta, ceviz gibi) veya hekim tavsiyesi ile bunları içeren besin destekleri almak da düzensiz hormon üretiminin normale dönmesine yardımcı olabilmektedir.

Yayınlanma Tarihi: 01 Ekim 2015

Sosyal Medyada Paylaş