Fiyat Sor | 0 212 314 66 00

SAĞLIK REHBERİ

MEMORIAL WELLNESS İLE SAĞLIKLI VE UZUN BİR YAŞAM

Doktor Doktora Bir Söyleşi

Bugün, değerli bir meslektaşımla yaptığım bir söyleşiyi sizlerle paylaşacağım.

Doç Dr. Gökhan Özışık, Memorial Sağlık Grubu’nun geçtiğimiz günlerde Zorlu Center’da açılışını yaptığı Memoral Wellness merkezinden, çalışma arkadaşım.

Haftanın bazı günleri bütüncül stres çözümleme ve ruhsal gelişim eğitimleri verdiğim bu merkezde, Dr. Özışık, bütüncül hekimlik ve sağlıklı yaşam danışmanlığı uygulaması yapmakta.

Dr. Özışık gibi, geniş tıbbi bilgi ve uygulama becerisine sahip bir meslektaşla çalışmak, benim için mutluluk verici bir deneyim.

Hem bütüncül tıbbı hem de Doç. Dr. Gökhan Özışık’ı tanımanız açısından yararlı olabileceği düşüncesiyle, kendisiyle yaptığımız sohbeti, sizlere paylaşıyorum.

Dr. Nakajima: Ben, tıpta hâkim olan ruh-beden kopukluğu ve ruhsal problemlere uygulanan ‘’tedavi’’ uygulamalarının yarattığı sorunların bilinciyle, mesleki çalışmalarımı, ruhsal sorunların çözümünde yararlanılan doğal tedavi yöntemleri üzerinde yoğunlaştırdım.

Siz bir iç hastalıkları, endokrinoloji ve metabolizma uzmanısınız. Sizin bütüncül tıp algınız nasıl gelişti?

Dr. Özışık: 23 yıllık hekimim. Meslek yaşamımda, tıp fakültesinde nadir görülen sendromlara, karmaşık tedavi yöntemlerine dair pek çok şeyi öğrenmemiz beklenirken, parçaları birleştiren, hastayı bir bütün olarak algılamamızı sağlayan bir algının aslında bize öğretilmediğini fark ettim.

Daha da kötü olan, birçok hastanın gerçekten iyileşemediğini görmekti.

Doktorlar hastalara yeterli zamanı ayırmıyorlar, eğitmiyorlardı.

Dr. Nakajima: Hasta ve doktor arasındaki ilişki, maalesef çoğu kez olması gereken düzeyde değil. Her iki taraf da mutsuz. Bunun nedenleri nedir sizce?

Dr. Özışık: Doktorlar, çok ağır sınavlar ve büyük emekler sonucu mesleklerini kazanıyorlar. Milyonlarca insanı geride bırakarak kazanılan bir fakülte, çok ağır şartlarda uzmanlık eğitimi, mecburi hizmet gibi koşullar, doktorların birçoğunda, üstünlük algısı oluşturuyor. Soru sorulmasından, kararlarının sorgulanmasından rahatsız olabiliyorlar.

Bunun dışında, öz güvensizlik de var. Bir doktorun her şeyi bilmesi mümkün değil. Ama aynen hastalar gibi, kendisi de bilmesi gerektiğine inandığı ama bazen bilmediği için, sorgulanmaktan rahatsız olabiliyor.

Dr. Nakajima: Bu saptamalarınıza tamamen katılıyorum. Ben iki önemli eksiğin de altını çizmek istiyorum.

Hasta ve doktor arasında iyi bir ilişkinin kurulması için, doğru bir sağlık politikasına ihtiyaç var.

Doktorun günde 100-150 gibi akıl almaz sayıda hasta bakmasını normal bir uygulama olarak kabul etmek mümkün mü?

Öncelikle, doktorun hastasıyla en az 15 dakika sürecek bir değerlendirme zamanına sahip olması gerekiyor.

Halkın sağlığının korunması, tedavi hizmetlerinden her zaman daha ucuzdur.

Eğitimsizlik, yoksulluk, kentlerin aşırı kalabalık olması, hava kirliliği, tarım alanlarının imara açılması, kontrolsüz tarım ve hayvancılık ilaçları kullanılması gibi sorunlara yönelik çözümler, sayısız sağlık sorununun ortaya çıkmasını engelleyecektir.

Hastaların eğitimi, pek çok hastalığın ortaya çıkmasını engelleyecek, tedaviyi kolaylaştıracaktır.

Dr. Özışık: Elbette! Doktorun birincil önceliği korumak olmalı.

Yıllar önce Hacettepe Tıp Fakültesinde, sağlıklı çocuklara yönelik bir bölüm kurulmuştu. Bu ne kadar güzel bir düşünce! Çocuk henüz hastalanmadan, sağlık gelişimi takip edilerek, olası sorunların önüne geçmek. Onu korumak.

Ama garip olan bir şey vardı. Hasta bakılan poliklinikler her zaman doluyken, bu bölüm boş olurdu. Nitekim daha sonra kapandığını duydum.

Dr. Nakajima: Bilim felsefesi, bilimin gelişimini ve yapısını değerlendirir. Çünkü bilim, kendi başına, kendi anlamını bilemez. Bir bilim dalı olarak tıbbın da, bir felsefeye ihtiyacı var.

Tıp felsefemiz olmadığı içindir ki, hem hastalar mekanik parçalar gibi algılanıyor, bir bütün olarak değerlendirilip tedavi edilmiyor; hem de etik dışı uygulamaların kapısı, her zaman aralık kalıyor.

D. Özışık: Tüm bu konuştuklarımızı yıllar içinde fark ettikçe, ilkeli koruyucu hekimliğe yönelmem gerektiğine karar verdim.

Hastalarımın yaşamlarını, çok kapsamlı bir değerlendirmeden geçiriyorum.

Metabolik ve hormonal dengeleri etkileyebilecek ruhsal ve bedensel unsurların tamamını dikkate almayı amaçlıyorum.

Tedavilerinde, olabildiğince doğal çözümlerden yararlanmayı önemsiyorum.

Hepimizin içinde built-in (yapısal) bir şifacı var aslında. Onu harekete geçirmek gerekiyor.

Doktor, bu noktada devreye giren bir destekçi. Doğanın iyileştirici gücünün ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.

Hastaların manevi dünyaları, yani hayatlarını değerli ve anlamlı kılan kavramlara sahip olmaları çok önemli.

İyileşmede, büyük rol oynuyor.

Ve elbette, ‘’hastalık yok; hasta var’’ kavramı, bütüncül yaklaşımda temel bir değer.

Dr. Nakajima: Hipokrat, 2500 yıl önce önemli bir gerçeği vurguluyor:

‘’Bir hekim geçmişi söyleyebilmeli, anı bilmeli ve geleceği ön görebilmeli.’’

Bu da ancak, kapsamlı bir değerlendirmeyle mümkün.

Bütüncül yaklaşımınızın uygulamalarıyla ilgili daha detaylı bilgiler almak isterim. Okurlarımın da bilgilerinizden yararlanacağına eminim.

Yayınlanma Tarihi: 06 Ekim 2015

Sosyal Medyada Paylaş